Sağman Tarihi
Sağman adının menşei hakkında farklı bilgiler bulunmaktadır. Araştırmalarımızda bu konu şu şekilde anlatılmaktadır. : “ Diyarbakır beyi bu bölgede keklik avlarken bir kayadan “sağmal” diye bir ses duymuş ve bu hadiseden korkan bey, kayanın üzerinde kurban kesmiş, Bunun üzerine kaya ortadan ikiye yarılmış. Bir gün bir gece bu kayadan Takyanus altınları akmış, Diyarbakır beyi bu altınlarla bu günkü kaleyi yaptırmış, adını da “Sağman” koymuştur. Daha sonra kalesine izafeten burada meydana gelen yerleşim biriminin adı da Sağman olmuştur.”
Bölgede Türk hâkimiyetini 1071 Malazgirt Zaferinden sonra başlatmamız uygun olur. Fakat bu demek değildir ki 1071 den önce bölgede Türkler yoktur. Zaman içerisinde MÖ 2.bin ile MÖ 8. bin yılları arasında Sakalar bölgede yayılmışlardır. Daha sonra Hunlar’ın 363–367 yılları arasında Urfa’ya kadar indikleri bahsedilmektedir.466 yılında ise Hun’lara bağlı Ağaçeri Türkleri yapmış oldukları bir göç dalgasıyla Azerbaycan ve Doğu Anadolu’ya yerleşmişlerdir. Bir diğer göç dalgası ise Sibirler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yine pek çok Türk’ün Abbasiler döneminde Anadolu’ya yerleştiğinden bahsedilmekte ve bu yerleşim sırasında pek çok Türkün Doğu Anadolu bölgesine yerleştiği görülmektedir. Bölgeye akın eden Türk’ler arasında Bulgar ve Kuman Türkleri Tunceli ve Bingöl bölgesine yerleşmiş ve bölge üzerindeki etkileri fazla olmuştur. Bölgedeki yer isimlerinin ( Çapakçur, Karasun Aşireti vs.) büyük bir bölümü Bulgar ve Kuman Türklerinin şahıs ve yer adlarından gelmektedir.
İslamiyet’ten önceki dönemlerde bölgede Sümerler, Asurlar, Medaniler, İraniler (Persler), ve Lidyalıların hâkimiyeti görülmektedir. İslamiyet’ten sonraki dönemdeki gelişim sürecine bakacak olursak İslam Devleti’nin kuruluşundan sonra dış fetihler başlamış ve Hz. Ömer döneminde (634–644) Araplar Güneydoğu Anadolu üzerine seferler düzenlemiş ve bu seferler Tunceli bölgesine kadar gelmiştir. Fakat bölgenin İslam Devleti hâkimiyetine girmesi 7. Yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşmiştir. Bölge sarp ve dağlık bir özellik arz ettiğinden tam olarak hâkimiyet altına alınamamıştır.
Doğu Anadolu’da görülen bir kavim de Urartulardır. MÖ 9. yüzyılda Van bölgesinde bulunan bu kavim Asur, Med ve Perslerle savaşmıştır. Bu savaşlarda yenilmelerinin üzerine Hakkâri dağlarına ve Tunceli’nin dağlık arazilerine çekilmek durumunda kalmışlardır. Daha sonra bölge 7. yüzyılın ikinci yarısından sonra Türk hâkimiyetine kadar Bizans ve Araplar arasında ki mücadelerle sürekli el değiştirmiştir.
Selçuklu Devleti Dönemi
Beylikler Dönemi
Osmanlı Dönemi
Bu dönemde bölgede Osmanlı – Safevi hâkimiyet çatışması bulunmaktadır. Bu çatışmalar sonucunda bölge Safevi hâkimiyetine girmiştir. Ardından Yavuz Sultan Selim Han döneminde Çaldıran Savaşıyla bölge ilhak edilmiş ve bölgede Osmanlı hâkimiyeti başlamıştır.Osmanlının hâkimiyetiyle birlikte bölgeye Pir Hüseyin Bey tayin edilmiştir.1515 yılında Pir Hüseyin Bey’in ölümünden sonra Kanuni Sultan Süleyman bölgeyi dört sancak ( Çemişgezek, Mazgirt, Pertek, Sağman )ve 12 zeamet’e ayrılmıştır. Daha sonrada bölge Ovacık ve Sağman kadılığına ayrılarak Harput sancağına bağlanmıştır. 1533 -1557 yılları arasında Pir Hüseyin Bey’in ölümünden sonra toprakları çocukları arasında paylaşılmıştır. Bu paylaşımdan sonra dönem dönem aralarında anlaşmazlıklar çıkmış ve bu anlaşmalıklar merkeze iletilmiştir.
Bu gün Pertek ilçesine bağlı olan Sağman ise 1515.1523.1541 yılı tahrirlerinde Çemişgezek Sancağının bir nahiyesidir.1546 yılında Sağman; Mazgirt, Pertek gibi hemen Yurtluk – Ocaklık sancak haline getirilmemiştir ve bu bölge Pir Hüseyin Bey’in aynı anadan doğma henüz küçük yaşta bulunan Keyhüsrev, Keykavus ve Keyperviz gibi hepsi İran hükümdarlarının ismini taşıyan üç oğluna tımar ve zeamet olarak verilmiştir. Bu verilen tımar ve zeametlerin miktarları; Keyhüsrev Bey’e 50,032 akçelik zeamet, Keykavus ve Keyperviz Bey’lere 20 şer bin akçelik zeametler tevcih edilmiştir. “Pir Hüseyin Bey’in bu üç oğlu da büyüdüklerinde divana müracaat ederek kardeşlerinden bazılarına verildiği gibi kendilerine de sancak verilmesini istemişlerdir. Bunun üzerine en büyükleri olan Keyhüsrev Bey’e 275,144 akçelik haslar ile Sağman Sancakbeyliği tevcih edilmiştir. Keyhüsrev Bey’in 1570 ‘lerden sonra ölümünün ardından yerine büyük oğlu Salih Bey Sancakbeyliğine atanmış ve “Salih Bey’in Sancakbeyi olmasını çekemeyen kardeşi Ömer Bey bir fırsatını bulup onu öldürmüş ve kendisini Bey ilan etmiştir.” Ömer Beyin ölümünden sonra Ömer Bey’in zeametinin bir kısmı kardeşi Mehmet Bey’e, diğer kısmı ise diğer kardeşi Mahmut Bey’e verilmesini Keyhüsrev Bey rica etmiştir.(1590)
“ Keyhüsrev Bey 346,265 akçelik haslarına bedelen 381,221 akçe haslar ile Sağman Sancağı Bey’i iken beratını “Kızılbaş seferinde” kaybettiğini bildirmesi üzerine “ruznamçe-i hümayuna nazar idülüp” yeniden berat edilmesi için tezkire verilmiştir.”